Çağlar, ABD’de başlayan durgunluğun diğer ülkelere de yayılmasıyla oluşan tablonun, likidite ve mali krizleri de içeren bir ekonomik kriz olduğunu savundu. Gelişmelerin Türkiye’ye bundan sonraki yansımalarının büyümenin yavaşlaması ve cari açığın finansmanının zorlaşması olabileceğini vurguladı.
Özelleştirme ve halka arzlara yurtdışından ilginin azalabileceğine de dikkat çeken Çağlar, mali disiplin ve yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Çağlar, 2007’yi rekor karlarla kapatan bankacılık sektörünün performansına ilişkin tahminlerini de anlattı: “2007 performansının 2008’de aynen tekrarlanabileceğini düşünmüyorum. 2008’e belirsizlikler ve yüksek risklerle girdik. Geçen yıla göre daha ihtiyatlı ve temkinliyiz. Sektör açısından önümüzdeki dönemde likidite ve özkaynak yeterliliği en önemli konular olacak. Bankalar yurtdışından kaynak bulmakta zorlanabilir. Yurtiçi kaynak temininde de kıyasıya bir rekabet yaşanacak. Bu durum maliyetlere yansıyacak, kar marjlarımız daralacak.”
Çağlar, maliyetlerdeki artışın kalıcı olacağı beklentisiyle faizlerin de artabileceğine dikkat çekti. Çağlar, Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesi konusunda ise büyüklüğü nedeniyle önceliğin blok satış yerine halka arzda olması gerektiğini savundu.